MOZAİK- ALPER KÜRÜK ŞİİRLERİ
  9.5-ÇEŞİTLİ ŞİİRLER-SH:5
 

81- Güfte

Gönül kime yandı,kimi sevdi,kimi aldı?
Daldan dala kondu ve en sonunda aldandı.
Her yüzüne güleni dost oluverir sandı
Daldan dala kondu ve en sonunda aldandı...


Alper Kürük
 



82- Gül Bahçem

Bilirsin gül bahçemi
Ellerimle yetiştirdim,
Bir ananın fedakârlığına dek
Fedakârlık gösterdim herbirine
Titredim üzerlerine.
Seni o bahçede sevdim ilk defa
Sen,güllerimin renkleriyle büyülenmiş
Kokularıyla kendinden geçmiştin.
Bir aşk vardı içinde
Ama söyleyemiyordun.
Bakışlarından
Nefes alışlarından sezdim
Beni seviyordun.
O öpüşüm yok mu ya
Beni çileden çıkardı
Seni baştan...
Ne güllerimi hatırlar oldum
Ne zamanı.
Zevki içiriyordum günlerime...
Ah! bir ayrılış ki unutamam
Güller soldu,günler karardı
Ve böyle serseri etti beni...
Benim,böyle kaldırımlarda
Sarhoş olup sarhoş yatmam
Hep senin için.
Yumuşak yataklar
Sert gelir oldu bana,
Gül kokusunu anlayamaz oldum gayrı.
O aşk ve o ayrılış
Çok şeyler götürdü insanlığımdan
Öyle ki en sevgili dostlarıma
Bir selâm vermeği dahi unutturdu.
Belki bir daha kavuşursak
Biliyorum,bana güllerimi soracaksın
İşte söylüyorum bak
Senin o ilk gelişin
Onları gücendirmiş
Bir daha açmaz oldular.
Bilirsin kıskançlığın ne olduğunu...
Güller kurudu,dal kaldı,diken kaldı artık
Bir daha bahçeme gelirsen
Aradığını ne bende bulursun ne güllerde.
Senden öcünü alacak
Gülleri diken âhıyla
Ve soldurduğun,kıskandırdığın
Güller ise diken diken...


Alper Kürük
 




83- Gül Bahçesi

Bir zamanlar sen güldün
Ben de senin bülbülün,
Nihayet birgün öldün
Acı verdi ölümün.

Senden sonra bıraktım
Dünyanın zevklerini,
Etrafımdakilere baktım
Hiç bozmamışlar âhenklerini...

Gönlümü avuturdum
O güzel gül bahçelerinde,
Şimdi onları bulurum
Güneşin doğup,battığı yerde...


Alper Kürük
 

84- Günah Çıkarma

Sonbaharın hüznü
Kâlbini dinlemeyi öğretti ona,
Yürüdü giyik ayaklarıyla
Çiğnedi çıplak caddeleri.
Anlamadı hâlâ insafsızlığını
O kadar yürüdüğü halde
Hâlâ çiğniyordu caddeleri
Düşünmeden ve acımaksızın.
Oysaki dalgındı düşünceden
Bir kahpe selâmı vermedi bu sefer
Gece dostlarının kaçı geçmişti önünden.
Yürüyordu kâlbinde güzün hüznü
Yaprağını döken ağaçlar gördü yollarda
Mayır mayır yandı gözleri
Kilisenin önünde buldu kendini
Ağır ağır girdi içeri.
Döktü durdu günahlarını
Kafesin bir yanında papaz vardı
Bir yanında o
Ve aralarında günah...
Döktükçe o günahını
Papaz günaha girdi...
Uçarcasına çıktı kiliseden
Yüzünü aydınlığa çevirdi,
Yaprağını döken ağaçları düşündü
Düşündü tüyünü döken kuşları
Ve kendini düşündü.
Çırılçıplaktı artık günahtan yana
Ve hafifti o kadar da...
Bir,umutların ağırlığı vardı üzerinde...


Alper Kürük
 




85- Güneş Doğdu Ve Battı

Güneşin yuvası
Kedersiz,dertsiz,sessiz
Doğduğu tepelerin arkası.

Sanki bizi gözetlercesine
Dolaşır tepemizde bir adam her gün
Sıcak kanlı ve işsiz.

Günlerin dertlerini teker teker
Kara boncuk gibi dizer
Işıktan saçının tellerine.

Binbir dertle,mihnetle
Ağırlaşan bu adam
Artık duramaz üstte.
Yavaş yavaş alçalır
Batıdaki tepelere.

Kan ağlar bu anda güneş
Gözünden dökülen kanlar
Kızıllık saçar ortaya.
Guruba bakanlar
Hâlini görür ve anlar...

Nasıl kan ağlamasın?
Türlü dert ve belâyla
Gömülür batı tepelerinin arkasına.

Kıskanırdım önce ben
Batıdaki tepeleri.
Hoşuma giderdi rengi ama
Anlamazdım gurubun renginden.
Şimdi biliyorum artık
Battığı tepelerin arkası
Kasvetli ve dertli,
Güneş burda dertler anası.
Gecenin sessizliğine dertler dağılırken
Kaybolur güneşteki analık,
Herşeyi örter bir anda
Ağır ağır basan karanlık.


Alper Kürük
 

86- Güzele Tapınamam

Artık yetişir
Tahammülüm kalmadı
Beni tapacak mı zannederdin kendine?
Hâşâ! sana tapmak ha!
Allah'sız değilim ben
Hamdolsun dinim de var
Allah'ım da..
Git putperestlere
Atelere
Güzel Mabûdeleri yapsınlar seni
Ama şunu da unutma:
Çok putlar kırıldı bu dünyada...
Güzelsin şimdi güzelsin...
Güzelliğin gidince
İlâhî kudreti sönmüş put misâli
Hayat,parça parça eder seni...


Alper Kürük
 




87- Güzelliğin-Özelliğin-Benliğin

Beni sana yıllardır bağlayan,güzelliğin!
Sevmemi,sevilmeni sağlayan,güzelliğin!
Kor olup yüreğimi dağlayan,güzelliğin!
Umutsuz günlerime ağlayan,güzelliğin?

Tertemiz ruh taşırsın,bu senin özelliğin...
Kendinle yarışırsın,bu senin özelliğn...
Her dilde anlaşırsın,bu senin özelliğin...
Küs durmaz barışırsin,bu senii özelliğin...

Oturmuştur değişmez,artık senin benliğin.
Olgunlaşmıştır pişmez,artık senin benliğin.
Eren baştır erişmez,artık senin benliğin.
Yüceliklerden düşmez,artık senin benliğin...


Alper Kürük
 

88- Güzelliğine Tanık Bütün Organlarım

Güzelliğin âlemce apaçık bilinirken
İlân etmem gerekir onu ayrıca da ben...

İnan ki söylemesem dilim bana darılır
Seni şiirlemesem elde kalem kırılır.

Görmemezlikten gelsem gözlerim âmâlanır
Övgünü işitmesem kulağım sağırlanır.

Kokunu koklamasam burnum nefessiz kalır
Saçını okşamasam parmaklarım alınır.

Güzelliğine tanık benim tüm organlarım
Güzellik ve sevgini ben onlarla yaşarım...


Alper Kürük
 




89- Halıcı Kız

İpten yapılmış
Bir porte üzerinde
Yer yer serpiştirilmiş
Renk renk yumaklar
Nota olur çıkar
Halıcı kızın ellerinde.
Bu renk âleminin
İnce uzun parmaklı halıcı kızı
Sihrine kapılır bestesinin
Renkler akıştıkça önünde...
Hele şarabî kırmızı
Büyüler halıcı kızı.
Çözülür,erir yumaklar
Bizim halıcı kız ne besteler yapar...


Alper Kürük
 




90- Hamsinde Kediler

Bekâr evinin penceresi önüne
Kedilerle geldi Hamsin,
Bekâr kıskançlığı attı içinden
Bırak dedi kendi kendine
Bırak varsın
Yeni doğmuş çocuk gibi ağlasın.
Sen de bir zamanlar böyleydin oğlum...
Az mı inim inim inletti aşk seni de?
Küskünlüğün unutturduğu bekârlığını
Hatırla şimdi kedi sesinde.
Bırak,sevişsinler bildikleri gibi
Sen de bildiğin gibi sevişmek istemez miydin?
Hem yılda bir kere gelir Hamsin
Senin her günün aşkla geçerdi önceleri.
Sonu gelmediyse yalnız aşka küs.
Aşk,sahilsiz denizlerin tek gemisidir
Dalgalarla çalkalanır coşan gönüllerde...
Kovma kedileri pencerenden
Yum,aşk serüvenli rüyalara gözlerini.


Alper Kürük
 

91- Havada Kalan Hâyâller...

Bağladım gizlice hâyâllerimi
Uçak kuyruklarına
Uçuyorum onlarla
Görmediğim, bilmediğim yerlere
Konuşlanan uçakların...
Ben bu gün varım
Yokum yarın...
Hâyâllerim uçuşmakta,
Hâyâllerim asılı kalmakta
En güzel mevsiminde havaların...


Alper Kürük
 




92- Hayal Ve Hint Fakiri

Sihir âlemi Hindistan
Hayâl âlemine eş.
Görünmekte ufuktan
Belki şimdi güneş.
Yavaş yavaş ısınarak
Buğulanan toprak
Verir her fakirin ruhuna nem.
Ciğerlerine dolan meltem
Çıktıkça fakirin ağzından
Rakseder dansöz gibi önünde
Kıvrıla kıvrıla en zehirli yılan.

Neler yok neler bu nefeste?
Orta Asya'nın kurak rüzgârları,
Himalaya'nın karları,
Tar'ın kumlu fırtınaları
Ve mis gibi baharat kokuları
Sihir katar bu nefese.

Bu kadar kuvvetli nefes
Ki karşısınde sihirlenir elbette herkes.

Başında bir beyaz sarık
Altında bir uzun don,
Belinde dolam dolam kuşak
Göbekten yukarısı çıplak
Fakir.
Oturur bir köşe başına
Önüne sevgilisini alır
Oynatır,durmadan oynatır.
Bahşiş çanağını uzatır
Toplar biraz bahşiş
Bundan ibaret bütün iş.
Aşıkını boynuna sarar
Kavalını dudağına dayar
Çalar bir sihirli nağme.
Sanki yılan kolye olur
Uzanır boynundan gerdanına.
Sonra torbasını,çanağını toplar
Yavaş yavaş uzaklaşır oradan,
Yeni bir köşe başı ile
Yeni yeni kısmetler arar...


Alper Kürük
 
 
 




93- Her Yaşta Bahar Var

Gün aynı gün olsa da birbirinden var farkı
İşte bundan güzeldir baharlardaki şarkı.

Bahar geldi içimde bir kıpırtı belirdi
Baharlar şimdi değil eskiden de gelirdi.

Eski baharlarımda aşk denen bir şey vardı
O aşk bir ömür boyu baharlarımı sardı.

Gönlümdeki kıpırtı anladım şimdi neymiş
Eski aşk ayak sesi baharla yine gelmiş...


Alper Kürük
 

94- Hırsız - Polis

Bu yaşa gelinceye dek
Hırsızlık bilmezdim ben de
Bütün çocuklar gibi.
Ama yok mu bu yaş
Yok mu bu çağ?
Ve delikanlılık...
Hırsızlığı da öğretir insana...
Evet,hırsızım şimdi
Hem de azılı cinsinden.
İnanın bana
Kaç genç kızın
Yükte hafif aşkta ağır
Kalbini çaldım.
Polisten hayır yok onlara
Ben hırsız,onlar polis
Hırsız-polis oynuyoruz tatlı tatlı
Eski çocuk şenliğimizle...


Alper Kürük
 




95- Hocalar Konuşuyor



(İSTANBUL HUKUK FAKÜLTESİ ÜÇÜNCÜ SINIFTA YAZILMIŞTIR.)



CEZA HUKUKU KÜRSÜSÜNDEN:
Prof.DR.NACİ ŞENSOY (MERHUM)

“ Tehirinde mazarrat melhuz bulunan ahvâl müstesna
Tekrar edelim bir daha...
-Gülmek ve konuşmak yok! atarım dışarı ha! -
Yegân yegân tesbit eylediğimiz
İşbu hâdiseler muvacehesinde
Halli iktiza eden mesele...
-Gülen,konuşan olsun hele
Haşlarım,atarım dışarı ha! - “

CEZA USULÜ HUKUKU KÜRSÜSÜNDEN:
Prof.Dr.NURULLAH KUNTER (şimdi EMEKLİ)

“ Patagonya Usul Kanunu
Cart-curt kaideler koyuyor
Falan filan,filan falan oluyor..”

İDARE HUKUKU KÜRSÜSÜNDEN:
Asistan Dr.İSMET GİRİTLİ (Halen Prof. Dr.EMEKLİ)

“Tabir caizse af buyurun
Kalleşçe sizi buraya topluyor
Yine de yoklama âdem-i ifa oluyor...”

DEVLETLER HUKUKU KÜRSÜSÜNDEN:
Prof.Dr. CHARLES CROZAT & MÜTERCİMİ Asistan Dr. Bayan..

Hoca der:Mes étudiants!
Tercümesi:Talebeleğim
Yanınızda biğeğ coğğafya hağitanız olsun.
(Dikkat! alkış var burada...)
Göğünüz kuzeydeki kutup buzlu pasta
Nasıl paylaşıldı.(Zıkkımlansınlar...)

İCRA VE İFLAS HUKUKU KÜRSÜSÜNDEN:
Prof.Dr.İLHAN POSTACIOĞLU (MERHUM)

“Arkadaşlar davacının hakk-ı hıyarı var.
Gülecek ne var sanki?
Netice-i talep,semere-i ihtilâf
E...benim bu tâbirler hoşuma gider.
Hem sizin kompozisyonunuz sıkıcı
Okurken zorluk çekiyorum,eğer
Havalandırsaydınız biraz şöyle yıllanmış şaraplar gibi
Mest olmamak elden gelir miydi?
......Bunlar teferruat
Ben bile aklımda tutamam
Size de imtihanda sormam.
Temiz temiz dökerim
Sizi de kendimi de yormam.
Haydi bakalım bunu kim söyleyecek
Aferin...Numaran kaç senin? ”

MALİYE HUKUKU KÜRSÜSÜNDEN:
Prof.Dr.ORHAN DİKMEN (ŞİMDİ emekli)

“İlk çocuk pahalı olur,sonrakiler ucuz
Asgarî geçim indirimi için insanın
Doğrusu Kraliçe Süreya’yı acıyası geliyor
Vermeliydi Allah on bir değil dokuz...
Adam Smith beş kuruşluk simidin ona çıktığını görseydi
Adamcağız yeni nazariyeler peşinde koşardı Türkiye için...”


MEDENİ HUKUK KÜRSÜSÜNDEN:
Doç Dr. İSMET GÜLÜMSER SUNGURBEY
(Şimdi Prof. Ve EMEKLİ)

“Alkışla inletiyorsunuz öğreneği
Duyan “görmük” zannedecek
Cık cık tarlasına düştük
Altı kaval üstü şeşhâne diyecek.
Bu yasa bu yasadan esi almış
(Tabii ben de Ataç’tan...)
“GUGUK”çıkıyor artık “sınavlara”az kalmış...”

MEDENİ HUKUK KÜRSÜSÜNDEN:
Ordinaryüs Prof.Dr.HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU (MERHUM)
“Bir tanıdık gelmiş bana fikrimi sordu
Şöyle şöyle oldu dedi
Hallediverdim işini, adamcağız
Dua ede ede gitti
“Hay Allah senden razı olsun...”
Meğer içi yanıkmış zavallının...”


Ne hoş ki rahat rahat
İstediğime diyebilirim üstad.
Ne doktoramı veriyorum
Ne de yazdığım doktora tezi...
Hem iğreti adım da var
Eskiler ona der:”nam-ı müstear”
SİVRİ UÇ...
Batarsa da kan çıkmaz
Hanefi abdestini bozmaz.
Bu da sana arkadaş:
“Bu taşındır diyerek AMME’yi diksem başına
İDARE otursa gelip gelip karşına
Çarpışsan sınav sınav
Olsan Başını Vermeyen Şehit
Eder seni boyun sıra kitaplar istiap...
N olurdu şu bilgi olsaydı hap
Bir sabah,bir öğle,bir akşam alsaydık
Hepimiz âlim olsaydık.
Ey giriş kapısı ardına dek açık
Çıkış kapısı hafif aralık okul
Yıllardan beri kurulduğun yetmezse eğer
Yine yıllarca gönül tahtına kurul.
Ey talebe arkadaş isteme benden dua
Evde karın ve boy boy çocukların diploma bekler
Allah’a açılmış temiz eller...



Alper Kürük



 


96- Kara Bulutlar

Bulutlar geliyor kara gözlümün memleketinden
Bulutlar geliyor,kara bulutlar
Kara düşünceler dolu.
Nedir bu boğucu hava?
Kara bahtım mı çekiyor bulutları?
İstemiyorum artık onları.
Nerdesiniz ey eskiden
Nerdesiniz başımda esen
Kavak yelleri?
Dağıtın,dağıtın bulutları.
Benim göğüm mavi olmalı her an
Denizler kıskanmalı göğümü,
Ruhları yakan
Aşk sesleri doldurmalı göğümü.
Bir ben sevmeliyim hayatı
Bir de bana banzeyenler
Deniz hasretiyle yanarken.
İşte gelsin o zaman kara bulutlar
Biz dalalım yine kara düşüncelere,
Elbet tatlı tatlı bir yağmur yağar
Ve kara düşünceler rengini içirir gecelere
Duyarım o an burcu burcu toprak kokusunu
Toprağı sevdirir kara bulutlar bana,
Duyarım derin sessizliklerde
Ölülerin bölünmez uykusunu...


Alper Kürük
...
 





97- Kardelen

Çıktın da Toroslarda karları dele dele
Tüm dünya hayran kaldı sen emsalsiz güzele.

Baharı bekleyip de binlerce çiçek açar
Kışın karın üstünde açansa tek çiçek var.

Kış olmasını bekler çamlarıyla bu belen
Çünkü açmaya hazır o güzelim kardelen.

Nasıl oluyor da kar çiçek açar gör,şaşır
Güzeli yer üstüne o kardelenler taşır.


Alper Kürük
 




98- Kedim Ve Ben

Kedim,
Ne olur dilinden anlayabilseydim...
Ben senin dilinden anlamam
Sen benim.
Sana neler anlatmak
Seni dinlemek isterdim.
Diyeceksin ki:'işte kendin gibi insanların
Dilinden anlıyorsun ya
Diyeceklerini onlara de...'
Haklısın,gel bir de onlara sor
Onlar da karşılarında
Dinleyecek bir adam arar...
Ben seni dertsiz gördüm de
Şöyle içimi döküvereyim dedim.
Şu ki senden tek isteğim
Dertlerime insanlar gibi yabancı kalma
Dinle beni horlama...


Alper Kürük
 

99- Kıskanan Kıskanana...

Mevsimler hayatı doldurur bir bir
Biri çıkar peşinden diğeri gelir,
Hayat ancak mevsimlerle sevilir
Sana bahar desem yazlar kıskanır.

Besteyi sevdirir notalar,sözler
Besteyle açılır gönülde gözler,
Sevmesini bilen sevgiyi söyler
Sevmiyorum dese kızlar kıskanır.

Her telde gezdirdin güzelim beni
Unutmadım,unutamam o teni,
Bülbüllere öğrettiğim besteni
Çaldırmak istediğim sazlar kıskanır...


Alper Kürük
 
 
 




100- Zaman

Akreple yelkovan arasına
Sıkışan dakikalar
Çoğaldıkça uzanır saatlar.
Saatler günleri,
Günler ayları,yılları takibeder.

Kısa,uzun her an
Çığ gibi karda yuvarlanan
Büyüdükçe büyür.

Yer yer toplu anıları
Eski anıların,günlerin
Beyaz-siyah,acı-tatlı
Yaşanan rüyası içinde
Ezer,birleştirir kendinde.

Heyecanla beklenen saniyeler
Olurken yıl kadar uzun,
Boş geçen nice seneler
Geçer bir saniye hızıyla
Hâfızalara bir hâtıra oymadan.

Nankördür bütün saatler
Su gibi içerler zamanı
Usanmadan,doymadan,
Geride birşey koymadan...



Alper Kürük
 
 
 
 
  Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol