Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
12.10- FELSEFÎ ŞİİRLER-SH:10 |
|
|
181- Mozaik Resim
Her hayat bir mozaik resimdir sanki bence
Taşları oturmazsa o hayat bir işkence...
Kimi taş elin ile konmuş gibi yer bulur,
Kimi bir taş yüzünden biten resim bozulur.
Taşları oturursa tadına doyum olmaz
Böylesi yoktur sanma mutlaka var fakat az.
Mozaikin her taşı çıkar kutsal tornadan
Dilediği şekili veriyor hiç sormadan...
Mârifet o taşları yerine oturtmaktır
Mozaik bir resimle bir ömrü bir tutmaktır...
Alper Kürük |
|
182- Mum
Yeni doğmuş bir insan
Yanmamış bir muma benzer.
Açınca gözlerini dünyaya
Başlar bu mum yanmaya.
Türlü cefalar cenderesinde
Hayat o mumu sıkıştırır
Mum,ezilir,büzülür,yassılır.
Mum erir gün geçtikçe,
Yaş kemâle erdikçe
İnsan hayatta kavrulur,
Hakikatleri bulur.
Birgün gelir bir toz gibi
Uhrevî âleme savrulur...
Alper Kürük |
|
183- Mum Çiçeği
Yanmak,hep yanmak
Kerem gibi Aslı için
Yunus gibi Allah için.
Aşıklara karıştım ben de...
Ama ben yanmaktan
Dem vurmayacağım.
Bana bir söz ver de
Aşkından içime bir fide
Mum Çiçeği fidesi dikeyim.
Yedi sene sırf yeşil yaprak açayım
Çiçeğimi saklayayım içimde
Senin için.
Sabrımı verir Allah
Sen yalnız söz ver
Ve dur sözünde.
Sabırla açan mum çiçeğinden
Elimle bir taç yapayım
Ben onu başına takayım
Tek sen beni peşine tak...
Alper Kürük
|
|
184- Mutluluk
Mutluluk bir ürkek kuş
Onu hep sen ürküttün,
Sevgi tatlı bir yokuş
Sen hep düzlükte gittin.
Geçip te gitti zaman
Sen daima kin güttün,
Tanelerimi azman
Taşlarınla öğüttün.
Sevgim bir soğan kadar
Akıtsa göz yaşını,
Terkederdi acılar
Ve ağrılar başını...
Alper Kürük |
|
185- Nasihat
Nasihat emir değil göz açar, yol gösterir
Akıl karıştığında ona ip ucu verir.
*Bir musibet olsa da evlâ bin nasihattan*
Bir öğüt de kurtarır bin belâya çatmaktan.
Zaman maddiyat devri...öğüt verme para ver
Vereceğin nasihat uçar havaya gider...
Eğer uyulsa idi söz sanılan nasihat
İnsanı mutlu eder, güzel olurdu hayat...
Alper Kürük |
|
186- Ne Yapayım Ki?
Sevgi yok,saygı yok hepsi uydurma
Böyle bir hayatım varmış nideyim?
Belki dönerim,önümde durma
Ardıma bakmadan çekip gideyim...
Sararan ben oldum,yeşeren sen ol
Patlayacak tomurcukta umutlar,
Kırıldı gövdeler,kırıldı dal,kol
Kahıra dönüştü tüm mutluluklar.
Sen beni,ben seni yaşar bilelim
Derler ki çıkmayan canda ümit var,
Biz böylece bir teselli bulalım
Dönmekte mi zarar gitmek mi yarar?
Alper Kürük |
|
187- Ne Yaptık Ki?
Zaman geçmez biz geçeriz
Yolumuzu biz seçeriz
Kâh yürürüz,kâh uçarız.
Ne geçerse elimize
Haram,helâl demez yeriz,
Ne gelirse dilimize
Bir an düşünmez söyleriz.
Kaderimize kızarız,
Yazgımızı biz yazarız,
İflâh olmaz hep azarız.
Hem severiz,hem üzeriz,
O dal,bu dal biz konarız,
Meyve daha hamken yeriz
Şansa,talihe küseriz.
Yâr elinden biz içeriz,
Biz ölçeriz,biz biçeriz,
El boş diyardan göçeriz...
Alper Kürük |
|
188- Neden Sustum?
Şimdiye kadar neden sustum?
Susmadım kendimle konuştum.
Zehrimi hep içime kustum
Uçup uçup şimdi konuştum.
Herkes konuşur bâri sen dinle,
Sen de konuş o gür sesinle,
Yeter ki konuş edebinle,
Duy nefsinle,gör nefesinle.
Susmak,ebedî konuşmaktır
Konuşmak,sonunda susmaktır,
Sözün,özün cevheri Hak'tır
Bunu anlamayan ahmaktır...
Alper Kürük |
|
189- Neyi Arıyor Bu İnsanlar?
Bu dünyaya gelmenin amacını anlamak
Gerekir bunun için yaşananlara bakmak...
Soru işaretiyle insanlar koşuşarak
Kuş gibi daldan dala konarak,uçuşarak
Ne bekliyor dünyadan, neyi arıyor neyi?
Kimi aracı kılmış kendine yoldaş, meyi,
Kimi gâye edinmiş gezmeyi eğlenmeyi,
Kimi ibadet saymış musikî dinlemeyi,
Kimi marifet bilmiş gün boyu sevişmeyi,
Kimi uğraş edinmiş çalışıp,didişmeyi,
Kimi tekte aramış huzuru,yalnız kalmış
Kimi güç çokluk demiş çocuk yapıp bunalmış...
Herkes bir tarafını yakalamış hayatın,
Fili tanımlamışsa nasıl herbir âmânın
Tuttuğu kadarıyla koca fili o sanmış
Sırrına erememiş böyle bir hayvanatın,
Huzurunu bulmamış gizemli saltanatın.
İnsan oğlu dünyaya değil aramak için
Gelmesinin hikmeti:nedendir ve de niçin?
Bir nebze düşünerek hayatı yaşasaydı
Halbuki o dünyayı sanki ebedî saydı.
Bu yüzdendir herşeyi bu dünyada arıyor
Ne yazık ki hep böyle aranıp aldanıyor.
Arayan buldum derse küllüyen bu yalandır
Gerçek ise kendini tanıyandır,bulandır.
Dünyaya gelmek demek:burda ekmek ve emek
Olgunlaşan meyveyi ebediyette yemek...
Ekin,çirkin,güzel mi? bu dünyada bellidir
Hasenatı olanlar Cennette temellidir...
Alper Kürük |
|
190- Olta Ve Balık
Hakikat olta
Ümit denizde balık.
At oltanı denize
Takılırsa ne âlâ...
Takılmazsa
Boşa giden zamanın arkasından
Bakınır bakınır durursun
Hey babalık...
Alper Kürük |
|
191- Olumlu Düşünelim
Bütün olumsuzları
Bir yana bırakalım
Elimize ne geçer
Şöylece bir bakalım:
Gecelersiz hep gündüz,
Tepeler yok hep dümdüz,
Acılar yok hep tatlı,
Yayalar yok hep atlı,
Göz ağlamaz,yüz güler,
Dikensiz bütün güller.
Küslük nedir,kin nedir?
Düşman da sevgilidir.
Elin biri yağdadır
Birisi de baldadır.
İnsan insan olalı
Böyle dünya olmadı,
Şeytan insanı değil
İnsan,şeytan aldatır...
Alper Kürük |
|
192- Oluruna Koy Gitsin
Bu hayat böyle geçmez
Susamayan su içmez,
Ekmeyen başak biçmez
Oluruna koy gitsin...
Kaderi silemezsin
Ne olur bişlemezsin,
Olsa,önleyemezsin
Oluruna koy gitsin...
Zehiri içemezsin
Ne tatlı diyemezsin,
Bu ömür böyle bitsin
Oluruna koy gitsin...
Alper Kürük |
|
193- Organ Nakli...
Kâlbimi aşkla yoğurup sana verdim
Senden izinsiz aldılar
Bilmediğim birine aşıladılar.
Yıllardır koklayıp nefes nefes
Seni doldurduğum ciğerlerim
Birilerinin olacakmış
Nerden bilirim?
Ya diğerlerim...
Kara demeden karaciğerimi
Ve de iki böbreğimi
Alıp uygunlarını buldular...
Bana kala kalan:derim,
Etim,kemiklerim
Vesairelerim...
Tıbbın naklini başaramadığı
Bir de şu beynim
Ki beni kimi zaman yanışltmışsa da
Yine ben onu beğenirim...
Nakledilen organlarım
Bir süre daha yaşadılar,
Yine benimdir benden alınanlar
Ahirette...
Aslına dönecektir elbette
İnanarak umarım.
Geride bana kalanlarım
Anında özüne döndüler
Ben şimdi toprakta varım...
Alper Kürük |
|
194- Öküz Ve Boğa
Öküzün arkasında değişen:kişi
Öğenderelemektir onun hep işi.
Öküzün geleceği tıpkı geçmişi
Bir kez başı kaptırmış boyunduruğa...
İspanya'da yılda birgün o koşturur
Önündeki kaçanları o coşurur,
Arenada özgürdür,onundur gurur
Artık o öküz değil olmuştur boğa...
Alper Kürük |
|
195- Ölümün Kendi Şiir
Ölümün şiirini ölenler yazar
O yüzdendir ölümdeki bu sır,
Yaşayan ölüme ağıtlar düzer
İnsan var olalı bunca asır.
En güzel olsa gerek ölümü yaşamak
Ki yaşayanların hepsi kıskanç.
İnsan oğlu kefenleyip saklıyor
Öleni değil ölümü ak-pak.
Bundandır ölümü acıyla gömmek
Doğumu sevinçle karşılamak...
Alper Kürük |
|
196- Ölünce Böyle Konuşacağım
Ergeç gözlerim kapanacak
Göremiyeceğim bir kez daha güzellikleri tümden,
Gözlerim ağlamayacak
Ne de bana ağlayan olacak...
Bir zifirî karanlık içine çekecek beni
Gecelerden,ruhumun neş'esiz günlerinden koyu
Bir karanlık ki bana dost
Koymadı içimde ölümden yana korku.
Birgün görmeyecek gözlerim
Hayatı,güzellikleri tümden,
Avunmak mı düşecek bana
Yastıksız,yataksız bir uykuda eski gördüklerimden?
Tek güzel şey karanlık
Aydın fikirliler,güzeller hep birer soğuk iskelet..
İnleyenlerin şarkısı
Meltemler gibi ılık.
Konuş,konuş benimle
Ruhların meçhûl dilinden,
Korkma! ne duyan olur ne anlayan...
Bir kavak hışırrtısıdır mezarlıklarda
Ölümsüzlerden öğrendiğimiz şarkılar...
Başımızda kavak yelleri esmez ama
Mevsimimiz şimdi bir başka bahar...
Biz karanlıklar insanıyız
Tek güzelimiz,gözümüz hep karanlık,
Allah'a ısmarladık...
Alper Kürük |
|
197- Ömrümüz
Tükeniyor ömrümüz yaprak yaprak
Takvimden eksilen sayfalar gibi,
Gün gelip insan ihtiyarlayarak
Eriyor dağlarda karlar gibi...
Alper Kürük |
|
198- Ömrün Devirleri
Ömrün çocukluk devrinde
Tohumcasına ekilir umut
Gün ışığında ısınır
Titrer akşam serinliğinde
Boy verir incecikten.
Ömrün gençlik devrinde
Kavrulurken umutlar ateşiyle genç
Göze çarpmaz bir bulut
Göğü masmavi dolduran
Hayâllerin içinden.
Gelip çatınca ömürde kış
Kökü sarsılır umutların,
Artık yok umut
Havadaysa çok bulut...
Gözlerden yağan yağmur
Süzülürken kalakalmış ömrün süzgecinde
Kalbur üstü bir kelime:
Unut,dünyayı unut...
Alper Kürük |
|
199- Ömür Defteri
Her insanın doğumuyla
Açılır Allah önünde
Ön kapağı beyaz-aydınlık
Arkası siyah-karanlık
Çeşit çeşit,boy boy
Kalınlıktaki defterler...
Yazılır günü gününe,
Saati saatine,
Günahlar,sevaplar,
İyilikler,kötülükler,
İbadetler,kabahatlar...
Defterdeki yerlerine.
İşlenir boş yapraklar
Dolan atılır geriye.
Bugün şu,yarın o dolar
Siyah kapaklar örtülür,
Defterler dürülür,
Uhrevî âlemde
Hesaplar görülür...
Alper Kürük |
|
200- Ömür Yolcusu
Yolcu olup olmadığını bilmem ama
Uzun bir yoldan geldiğin hâlinden belli.
Yüzünde yoldan şekil almış
Kıvrım kıvrım çizgiler...
Tuhaf! yolun tozu ayağında değil
Saçlarına dolmuş
Ağarmış saçların.
Durma,devam et yoluna
Bir anı da götür benden
O gideceğin yere.
Ben gelinceye dek sabret
Hiç sorma beni gelenlere
Oraya gelen
Tanısa da tanımamazlıktan gelir
Bekle,anılarla yüklü geleceğim ben...
Alper Kürük |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 6 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|